Arabuluculuk kanunu madde 1’e göre; Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri, iş ve işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının, çözülmesi amacıyla, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabulucu olarak adlandırdığımız bu 3. Kişi, bazı sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirir ve tarafların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesi için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştirir. Taraflar çözüm önerisi getiremedikleri zaman, taraflara çözüm önerisi de sunabilen kişidir. (Arabuluculuk Kanunu Madde 2).
Arabuluculuk esasen; dava yoluna gitmeden, kişilerin başvurabileceği alternatif bir çözüm yolu olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra; 01.01.2019 tarihi itibariyle ticari uyuşmazlıklar bakımından da; dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiştir. Bu düzenlemeye ilişkin kanun maddesi Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesine eklenmiştir;
MADDE 5/A
(1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir
Bu düzenlemeye göre; eğer arabulucuya başvurulmaksızın dava açılmaz ise mevzubahis dava usulden reddedilir. Arabuluculuk görüşmelerine taraflar kendileri, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Ancak ek bilgi olarak halihazırda görülmekte olan ticari davalar, dava şartı arabuluculuk kapsamında değildir.
Ticari Davalar Nelerdir?
Ticari davalar TTK’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. TTK’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
Bu Kanunda, Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hangi alacak kalemlerinin ticari davaya konu olabileceği noktasında örnek vermek gerekirse, bütün ticari işletmeler ve şirketlerden, çek, bono gibi kıymetli evraktan, taşıma işlerinden, gemi ticaretinden, sigortacılıktan, bankacılıktan, ödünç işlerinden, rekabetten, fikri mülkiyetten kaynaklanan uyuşmazlıklar için dava şartı haline gelen arabuluculuğa başvuru zorunluluk kapsamında olacaktır.
Gündemdeki uyuşmazlık konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin ticari dava olmalıdır. Ayrıca, uyuşmazlık konusu için özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğu olmamalı veya tahkim sözleşmesinin bulunmadığı bir durum olmalıdır. Ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olmasına ilişkin düzenleme, sadece ticari davalara yöneliktir.
Bu sebeple, mutlak ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri dava şartı arabuluculuk kapsamına girmeyecektir. Doğrudan doğruya iflas hali, konkordato mühleti verilmesi, icra takibi, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir talepleri dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılmayacaktır. Ancak ticari dava niteliğinde bir dava açılacaksa, ihtiyati tedbirden sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 397 uyarınca 2 hafta içinde, ihtiyati hacizden sonra İcra İflas Kanunu m. 264/1 uyarınca 7 gün içinde arabuluculuğa başvurulmalıdır. Her iki halde de süresinde arabuluculuğa başvurulduğunda dava açma süreleri işlemez.
Ticari dava kendi içinde mutlak ticari dava ve nispi ticari dava olarak ayrılmaktadır. Mutlak ticari davada, tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu kapsamında sayılan tüm davalar mutlak ticari davadır diyebiliriz. İki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıysa nispi ticari dava sayılır. Davanın her iki tarafının da tacir olması gerekir. Davanın sadece bir ticari işletmeyle ilgili olması yeterli olup, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar da ticari davalardır. Bu durumlarda, davanın ticari niteliğinin kabul edilmesi için, davanın sadece bir ticari işletmeyle ilgili olması yeterli olup, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması aranmaz.
Mutlak Ticari Davalarda Arabuluculuk
1. Ticaret unvanı, haksız rekabet, cari hesap ve acentelikle ilgili uyuşmazlıklar konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkindir, tazminat ve/veya alacak talepli açılmaktadır. Açılan davalardaki talep sonuçları dikkate alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildiği bu uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir. Ayrıca, dava şartı arabuluculuk kapsamındadırlar.Örneğin;
‘’Örnek 1 – Davacı vekili, , müvekkili şirketin ticaret ünvanındaki E… Birlik ibaresinin ünvanının esaslı unsurunu oluşturduğunu, davalı şirketin de aynı ünvanı kullanarak müvekkilinin ünvanı ile markasına tecavüz ettiğini ayrıca tescilli ticaret ünvanı nedeniyle davalı adına tescilli “E… Birlik” markasının hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek davalı şirketin ticaret ünvanın ticaret sicilinden terkikine ve müvekkilinin oluşan maddi zararı 20.000,00TL’nin tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacının talebinin uzun süre sonradan ileri sürüldüğünü, davacının haksız rekabeti ispatlaması gerektiğini, müvekkilinin uzun süredir bu unvanı kullandığını bu kapsamda terkinin talep edilemeyeceğini, her iki şirketin farklı türde kurulduğu için tüketiciler nezdinde karıştırılmasının mümkün olmadığını savunarak talebin reddini istemiştir.’’
2. Ticaret şirketleri ile ilgili olanlar, sermaye koyma borcundan kaynaklanan alacaklar, birleşme bölünme ve tür değiştirmeden kaynaklanan alacaklar, şirketler topluluğundan kaynaklanan alacaklar,
3. Kolektif, Komandit, Anonim ve Limited Şirketlerden Kaynaklanan Tazminat ve Alacaklar
4. Kar payı alacakları
Arabuluculuğun Zorunlu Olmadığı Ticari Davalar Nelerdir?
1- Taraflar Arasında Tahkim veya Farklı Bir Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yoluna Başvurulmasını Zorunlu Kılan Anlaşma veya Bu Yönde Bir Kanun Olduğu Haller
2- Konusu Bir Miktar Paranın Ödenmesi olan Alacak ve Tazminat Talepleri Dışında Kalan Yargı İşleri
Ticari uyuşmazlıkların genellikle tarafı olan tacirler müzakere yöntemlerini iş hayatlarında kullanmaları sebebiyle arabuluculuk sürecine kolaylıkla katılabileceklerdir. Ayrıca ticari uyuşmazlıkların tarafı konumunda bulunan kişiler iş uyuşmazlıklarının tarafları olan işçi ve işverene nazaran ekonomik ve sosyal açıdan daha eşit durumdadır.
Arabuluculuğun temel ilkesi olan eşitlik her ne kadar sürece katılma ve süreçte yer alma bakımından aranan bir eşitlik olsa da ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuğu daha başarılı sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca ticari hayattaki süreklilik ticari uyuşmazlıkların daha hızlı bir şekilde çözümlenmesini gerektirmektedir.
Arabuluculuk sürecinin yargılama niteliği taşımaması, pek çok şekli kalıptan ari olması daha hızlı bir şekilde ve özgün çözümlere ulaşılmasını sağlamaktadır. Zira arabuluculuk sürecinde bir yargılama yapılmadığı için delillerin toplanması, incelenmesi gibi bir tahkikat süreci bulunmamaktadır.
Bilakis arabulucu tarafından yönetilen müzakere sürecinde taraflar kendilerine en uygun anlaşma koşullarını bizzat belirlemektedir. Tarafsızlık, eşitlik ve gizlilik ilkelerinin sağlandığı güvenli ortamda müzakere yürütmek konusunda özel bir arabuluculuk eğitimi almış hukukçuların yönetiminde sürdürülen arabuluculuk süreci esasen taraflara sağlıklı iletişim kurma imkanı vermektedir.
Tarafların sahip olduğu bu olanaklar aralarındaki uyuşmazlığın kökenine inmelerini ve kalıcı çözümler bulmalarını sağlayabilmektedir. Ayrıca bu çözümler taraflar arasındaki husumete son verdiği için arabuluculuk tarafların daha sağlıklı ticari ilişkiler kurmalarına veya mevcut ilişkilerini sürdürmelerine de hizmet etmektedir.