Vergi ; kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla, kişilerden ve kuruluşlardan kanun aracılığı ile toplanan belli ücretlerdir. Vergi anayasamızda yer alan ve herkesin ödeme gücüne göre ödemekle yükümlü olduğu bir görev haline gelmiştir. Anayasada yer aldığı için bu ödevi yerine getirilmek zorunlu ve çok önemlidir.
Verginin zorla alınması Anayasa’da yer almasından ve vatandaşlık görevi olmasından kaynaklanmaktır. Dolayısıyla kimsenin vergi ödememe gibi ya da ödeme konusunda direnme gibi bir tercihi söz konusu dahi olamaz. Anayasamızın 73. maddesinde vergi ile ilgili tanımlama ve bu konu ile yetkili organlar açıkça ifade edilmektedir.
Vergileme yetkisi devletindir ve egemenlik gücüne dayanarak devlet kişilerden vergi alır. Kamusal hizmetlerin yerine getirilebilmesi için yapılacak harcamalarda vergiler, çok önemli bir mali kaynak oluşturmaktadır.
Verginin Konusu Nedir?
Üzerine vergi konulan ve bu nedenle doğrudan ya da dolaylı bir şekilde verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsur verginin konusunu oluşturur. Vergi borcunun doğumuna neden olan ekonomik unsurlar verginin konusunu oluşturmaktadır. Verginin konusu genel ve soyut bir kavramdır. Vergi kanunları genellikle vergi kavramlarını tanımlamaktadır.
Ancak verginin konusunu belirleyen genel bir tanım getirilmemiştir. Kanun koyucu her vergi için konuyu belirtmeyi uygun bulmuştur. Böylece her vergi kanunun genellikle ilk maddelerinde o verginin konusu belirtilmiştir. Verginin konusu verginin temel öğelerindendir. Konusu belli olmayan bir verginin konulması ve alınması mümkün değildir. Verginin kanuniliği ilkesi gereği verginin konusunun belirtilmesi şarttır.
Vergiyi doğuran olay Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde şu şekilde tanımlanmaktadır. “Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.” Vergiler kişilerin ekonomik güçlerine bağlı olarak alınmaktadır. Vergi ödeme gücü şeklinde de ifade edilen bu güç kişinin kendi gelir ve servetiyle orantılı olarak ödeyebileceği vergi miktarıdır. Başka bir ifade ile vergi ödeme gücü, kişinin kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamaya yetecek kadar olan gelirinin üstündeki gelirdir. Verginin konusu verginin neyin üzerinden hesaplandığını ve alındığını ifade eder.
Vergi Çeşitleri Nelerdir?
Türk Vergi sistemi içerisinde yer alan vasıtasız vergiler şunlardır:
- Gelir Vergisi
- Kurumlar Vergisi
- Emlak Vergisi
- Veraset ve İntikal Vergisi
- Motorlu Taşıtlar Vergisi
- Mal ve hizmetlerden alınan vergiler
- Dâhilde Alınan Katma Değer Vergisi
- Ek Vergi
- Taşıt Alım Vergisi
- Akaryakıt Tüketim Vergisi
- Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
- Damga Vergisi
- Harçlar
- Gümrük Vergisi
- Akaryakıt Gümrük Vergisi
- Tek ve Maktu Vergi
Vergi Borcuna İtiraz Nasıl Yapılır?
Vergi cezasına ve vergi borcuna itirazı ancak ve ancak ödeme emri şahsın eline ulaştıktan 7 gün içerisinde yapılabilir. Bu süre içinde tahsil işlemini yapacak dairenin bulunduğu yer vergi mahkemesinde itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu görevlidir.
Borcun yalnızca belirli bir kısmına itiraz ediliyorsa hangi kısmına itiraz edildiğinin açıkça ve anlaşılır bir şekilde belirtilmesi gerekir. Yoksa söz konusu itiraz hiç yapılmamış sayılacaktır.
Borçlu kişi ödeme emrine itirazda bulunurken aslında böyle bir borcunun bulunmadığı, borcunu kısmen ödediği ve borcunun zaman aşımına uğradığı gibi nedenleri ileri sürerek itirazda bulunabilir. İtirazın reddedilmesi halinde, bu sefer cezasını %10 zamlanmış olarak öder. Tüm bu süreçte Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulama alanı bulur.
Kimler Ödeme Emrine Dava Açabilir?
Ödeme emrine karşı dava açabilecek olanlar kendilerine ödeme emri tebliğ edilmiş bulunan gerçek veya tüzel kişi temsilcileridir.
Henüz tebliğ edilmemiş ödeme emrine karşı dava açılamayacağı gibi muhatabına tebliğ edilmemiş ve usulüne aykırı olarak tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı da muhatab olmayan kişilerce dava açılamaz.
Tebliğin yanlış kişiye yapılmış olması durumunda kendisine borçlu olarak ödeme emri tebliğ edilen kişi söz konusu ödeme emrine karşı da isterse dava açabilecektir. Böyle bir durum isim veya ünvan benzerliklerinde ortaya çıkabileceği gibi, tüzel kişilerin sorumlu kamu alacağından, sorumlu olmayan yöneticilerine ödeme emri tebliğ edilmesi şeklinde de ortaya çıkabilir.
Vergi Borcuna İtiraz Dilekçesinde Neler Olmalıdır?
Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için öngörülen görevli mahkeme, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu gereğince Vergi Mahkemeleridir. 6182 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58.maddesinde ödeme emrine karşı açılacak olan davadan nelerin itiraz ve iddia olarak sunulabileceği belirtilmiştir.
Bu itiraz ve iddialar şunlar olabilmektedir:
- Ödeme emrinde yer aldığı biçimde bir borcun olmadığı,
- Ödeme emrinde yer alan borcun ödenmiş olduğu,
- Mükellefin daha önce, mahsup talebi olduğu,
- Ödeme emrinde yer alan borcun henüz vadesinin gelmediği,
- Vergi ertelemesinde, tahakkuk aşaması tamamlanıp, tahsil daha sonraki tarihlere bırakıldığından, erteleme koşullarına ait iddiaların ödeme emrine karşı açılan davada dermayan olunabilirliği,
- Tahakkuka ait vergi veya ceza ihbarnamesinin tebliğinin yapılmamış veya muhataba tebligatın yapılmamış olması,
- Tahakkuk zaman aşımının dolmuş veya geçmiş olması,
- Varislerce, ölen kimseye ilişkin mirasın reddedilmiş olması hali,
- Amme borcunun diğer sebeplerden ötürü ortadan kalkmış olması,
- VUK’ta sayılan alacağı terkin etme hallerinin var olması hali,
- Af nedeniyle veya yargı kararına istinaden borcun ortadan kalkmış olması halinde,
- Borcun bir kısmının ödenmiş olması hali,
- Amme borcunun tahsil zaman aşımına uğramış olması hali.
Vergi Borcunun İptaline İlişkin Dava Açılabilir Mi?
Vergi borcunun iptali davasını, söz konusu durumda ya bir gerçek veya tüzel kişiler açma imkanına sahiptirler. Ancak belirtilmelidir ki tüzel kişiler vergi borcunun iptali davasını yalnızca temsilcileri vasıtasıyla açabilmektedir. Vergi borcunun iptali davası itiraz işlerine bakan vergi komisyonunca açılır
Vergi borcunu vadesinde ödemeyen mükellefler nezdinde cebri takibat işlemlerine başlanması için mükellefe mutlaka bir ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması gerekir. Mükellefler kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği ve zaman aşıma uğradığı savlarından birini ileri sürerek vergi mahkemesinde dava açabilir.
Bunun dışında tarhiyat safhasında ileri sürülmesi gereken bir hususu ödeme emri safhasında ileri sürülemez. Yürütmenin durdurulması müessesesi, idarenin hukuka uygunluğunun yargısal yoldan denetimini etkili kılan bir araçtır. Bu müessese olmadan idari yargı denetiminin amacına uygun biçimde işlemesi düşünülemez.
Davaya konu edilen idari işlemin uygulanarak hukuk düzeninde tüm etkilerini, hem de düzeltilemez biçimde, meydana getirmesinin, yıllar sonra verilecek iptal kararını etkisiz kılması kaçınılmazdır.